2024 Avrupa Günü, Avrupa vatandaşlarının temel haklarının ihlal edildiği bir gün olarak kutlanıyor. Almanların ve siyasi özgürlüğe değer veren herkesin çıkarları için, Alman devletinin hukuksuzluğa ve totaliterliğe doğru kayışı kontrol altına alınmalıdır
Almanya’ya söylemenin zamanı geldi: Filistin için sesleri sansürlemeyi bırakın!
BURADAN BAĞIŞ YAPIN
Alman makamlarının bu yılın Nisan ayında Yanis Varoufakis’in ülkeye girişini ve her türlü siyasi faaliyette bulunmasını yasaklayan eşi benzeri görülmemiş kararı sadece bir başlangıçtı. Bu kararı, hukukun üstünlüğüne ilişkin her ilkenin çirkin bir şekilde ihlal edilmesi takip etti ki bu da totaliterliğe doğru amansızca kayan bir Avrupa için kaygı verici bir gelişmedir.
Varoufakis’in avukatına üç makul soruya (Yasağı hangi makam koydu? Ne zaman? Hangi gerekçeyle?) yazılı olarak cevap vereceklerine dair söz verdikten sonra, Alman makamları nihayet “ulusal güvenliği” gerekçe göstererek ve herhangi bir yazılı cevabın “Federal Polisin ve davaya müdahil olan diğer güvenlik birimlerinin görevlerini düzgün bir şekilde yerine getirmesine” zarar vereceği için cevap vermeyeceklerini söylediler.
Başka bir deyişle, Viktor Orban ve Kyriakos Mitsotakis‘in otoriter uygulamaları, yalnızca yetkililerin temel özgürlükleri ihlal etmeleri ile sınırlı kalmıyor, aynı zamanda vatandaşların kendilerini kimin, ne zaman ve hangi gerekçeyle yasaklamaya karar verdiğini bilme hakkını da yok ediyor. Bu uygulamalar, liberal demokrasinin kalelerinde serbestçe benimseniyor – ve bütün bunlar üye devletlerin her vatandaşının siyasi haklarını ve hareket özgürlüğünü garanti altına alması gereken bir Avrupa Birliği’nde gerçekleşiyor.
Alman ve Avrupa hukukunun bu açık ihlali karşısında, MERA25 Almanya ve hukuk ekibiyle yaptığı istişarelerin ardından Varoufakis, Alman makamlarını temel haklarının ihlali ve iftira nedeniyle mahkemeye veriyor ve gerekirse Avrupa mahkemelerine başvurma niyetini belirtiyor.
Alman mahkemelerine sunulan belgelerde, Varoufakis’in 12 Nisan’da Ortadoğu’da Adil Barış için Yahudi Sesi, MERA25 ve diğer kuruluşlar tarafından düzenlenen ve Ürdün Nehri ile Akdeniz arasındaki herkese eşit siyasi haklar sağlanması için yapılması gerekenlerin tartışılacağı bir forum olan Filistin Kongresi‘nde konuşma yapmayı planladığı hatırlatılıyor. Bu durmda, MERA25’in Filistin konulu konferansı Yahudi aktivistlerle birlikte düzenlemiş olmasını hazmedemeyen Alman yetkililer, antisemitizm suçlamasını gülünç hale getirerek Kongreyi şiddetle dağıtıp ve Varoufakis’e toptan yasak getirmiştir.
Totalitarizme kayışlarını meşrulaştırmak için “ulusal güvenlik” kavramını öne süren ve İsrail‘in Filistin halkına karşı eleştiri ve protestolara aldırmadan savaş suçu işleme “hakkını” sonuna kadar desteklemek isteyen Alman makamları, özünde hem Alman Kanun Egemenliğini hem de AB’nin en önemli ilkesini – vatandaşların hareket özgürlüğünü ve AB’nin her köşesinde siyasi faaliyette bulunma hakkını – ortadan kaldırmışlardır.
DiEM25 olarak Avrupalı ya da Avrupalı olmayan her vatandaşı, Avrupa halklarının yüzyıllar boyunca kurmak için mücadele ettiği temel siyasi hakların, “ulusal güvenlik” adı altında keyfi, totaliter ve acımasız bir şekilde ortadan kaldırılmasına karşı durmaya çağırıyoruz. Ne de olsa bugünün Almanya’sında ve Avrupa’nın geri kalanında hiçbir şey yurttaşların güvenliğini, temel haklarımızın kaybından daha fazla tehdit edemez.
Almanya’ya söylemenin zamanı geldi: Filistin için sesleri sansürlemeyi bırakın!
BURADAN BAĞIŞ YAPIN
DiEM25'in etkinliklerinden haberdar olmak istiyor musunuz? Buraya tıklayarak üye olun