Türkiye’deki Geçici Ulusal Kolektif (PNC) Türkiye’nin sosyal, ekonomik ve kültürel durumu hakkında aylık bir incelemenin ilk sayısını DiEM25 üyelerine bildirmekten sevinç duyar.
Seksen altı yıldır müze olan Ayasofya, şimdi camiye dönüştürüldü.
24 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte yüzlerce, resmi rakamlara göre birkaç yüz bin kişi Ayasofya’nın önünde dua etti.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ayasofya’da Cuma hutbesinde fetih sembolü olarak kılıç tutarak dini ritüelin ilk hutbesini okudu. Bu eylem iki şekilde protesto edildi: Din, şiddetle bir araya gelmemelidir ve özellikle bu durum Osmanlı’nın “kılıç artığı” dediği gayrimüslim nüfusu kesinlikle incitecektir. Bu söz, Müslümanlarca ele geçirilmiş bir ülkede yaşamları bağışlanmış olan kimselere denmektedir.
Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya’yı camiye çevirmiş ve bir vakfiye olarak miras bırakmıştır. 1936’da Mustafa Kemal Atatürk bir kararname imzalayarak Ayasofya’yı müzeye dönüştürdü. Diyanet işleri başkanı (Atatürk) isminden bahsetmeden onu ihanetle suçladı. Muhalefet ve nüfusun çoğunluğu Ali Erbaş’ı şiddetle kınadı ve istifasını istedi.
Bu dönüşüm yerel ve uluslararası basın ve sosyal medyada şu şekilde yorumlanmıştır: Türkiye Cumhurbaşkanı’nın güç siyaseti, on yıldan beri süregelen güçlü veya ılımlı dini cemaat baskısı, erken seçim hazırlıkları ve halifeliğe yönelik öncü bir adım.
İlginç bir şekilde, Bizans Araştırmaları Derneği (Association Internationale des Études Byzantines – AIEB), İstanbul’da 2021 için planladığı kongresini iptal etti; resmi söylem koronavirüs salgını nedeniyle iptal edildiği şeklindeydi.
Resmi Türkçe bilgilere göre her gün yaklaşık 1000 kişi virüse yakalanmaktadır.
48 ilde halk arasında maske zorunluluğu yakın zamanda 30 Ağustos’a kadar uzatıldı. Türkiye, seyahat uyarısı yapılan ülkeler listesinde de yer alıyor. 4 günlük Kurban Bayramı boyunca Türkiye’nin Ege ve Akdeniz kıyılarındaki tatil beldeleri yerel halk kaynaklı aşırı kalabalıktı; COVID-19 kısıtlamalarının gerektiği gibi takip edilmediği yaygın olarak gözlemlendi.
Bu arada Türkiye, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz kuyu araştırma faaliyetlerini dört günlük tatil boyunca sessizce askıya aldı.
Yunanistan ve Türkiye donanmasına ait gemilerin Ege’de karşı karşıya gelmesinden kısa bir süre önce bir tırmanma söz konusu idi. Yabancı paralı askerlerin de kullanıldığı Irak, Suriye ve Libya’daki müdahalelerin ardından Türk silahlı kuvvetleri, Kafkasya’daki Ermeni-Rus savaş oyunlarına paralel olarak artık Ermenistan sınırındaki manevralara da katılıyor
Türkiye, Yunanistan ve Almanya DIEM25 grupları, Ege Denizi’ndeki son gerilimler hakkında, Yunanistan ve Türkiye’yi mevcut çatışmanın barışçıl ve diplomatik çözümüne davet etme yönünde bir DIEM25 bildirgesi için işbirliğine gitti.
2011’den beri Türkiye’de 2000’den fazla kadın öldürüldü ve sadece Temmuz’da 36 kadın öldürüldü.
İstanbul Sözleşmesi (2011’de imzalanmıştır) kadınların öldürülmesini, çocuk istismarını ve LGTBQ birey haklarının ihlalini önlemek için etkili bir adalet aracı olarak kabul edilmektedir. Aşırı muhafazakarlar ve dini mezhepler, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden çekilmesi için baskı yapıyor; bunun ailenin birliğini bozduğunu ve LGBTQ gruplarının tanınmasının önünü açtığını savunuyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı tarafından kurulan bir kadın hakları derneği olan KADEM de dahil olmak üzere çok sayıda STK ‘dan oluşan muhalefet cephesi sözleşmenin yanında yer aldı. Gündemde yer alan sosyal medya mücadelesi – #ChallengeAccepted – ülkede de viral oldu. Dünyanın dört bir yanındaki kadınları kendilerinin siyah beyaz fotoğraflarını yayınlamaya ve diğer kadınları da aynısını yapmaya aday göstermeye davet etti.
Beral Madra
Türkiye DiEM25 PNC adına
DiEM25'in etkinliklerinden haberdar olmak istiyor musunuz? Buraya tıklayarak üye olun